14 Eylül 2013 Cumartesi


Bu yağlar, saçlarınızın canlı ve parlak görünümünü geri kazandıracak.


HİNDİSTANCEVİZİ YAĞI

Hindistan'da kadınlar, asırlardır, saçlarının güzelliği için hindistancevizi yağına güvenirler. Hindistancevizinin içinde bulunan zengin içerikli yağ, saçın nemini içine hapseder ve saçta çok hoş, tropikal bir koku kalmasını sağlar. Sağlıklı ürünler satan bir dükkandan işlenmemiş hindistancevizi yağı alın ve bununla kafa derinize ve saçınıza bakım yapın.

JOJOBA YAĞI

Bu yağ ılık bir saç bakımı için idealdir çünkü saçızda yağlı bir his bırakmadan saçınızı besler. Az miktarda jojoba yağını mikrodalgada birkaç saniye ısıtın (jojoba yağınız sıcağa yakın ılıklıkta olsun). Sonra yağı saçınızın ortasına ve uçlarına dökün, (köklerinize gelmesin) saçınızı bir havluyla ya da duş bonesiyle gevşek bir şekilde sarın ve 20 dakika bekleyin. Sonra, şampuan ve saç kremi kullanarak saçınızı her zaman olduğu gibi yıkayın.

ZEYTİNYAĞI

En sevdiğiniz kokuya sahip yağı, kullanacağınız zeytinyağına birkaç damla damlatın. Dilerseniz limon, bal ya da biberiye de koyabilirsiniz. Daha sonra, saçınızın eşit olarak heryerine zeytinyağını uygulayın ve 20 dakika bekleyin. Daha sonra saçınızı ılık suda şampuanlayın.

FAS ARGAN YAĞI

Argan yağı saçınızın gördüğü hasarı giderir ve saçlarınızın uzun süre parlamasını sağlar. Ama unutmayın, argan yağı çok ucuz bir bakım ürünü değildir çünkü yağın elde edildiği ağaç yalnızca birkaç bölgede yetişir. Sırf yağını almak yerine içinde argan yağı olan ürünleri kullanmanız daha pratik ve ekonomik olacaktır.

BAMBU YAĞI

Bambu yağı saçınızdaki kırıkları giderir. Üstelik saçınızda yağ hissi bırakmaz. Bambu yağını aldıktan sonra, saç kreminize birkaç damla damlatmanız yeterli olacaktır.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

13 Eylül 2013 Cuma

Kekik Yağı


Kekik Yağı
Kekik, çok yönlü kullanılabilen bir bitki. Çoğumuz mutfağımızda yemeklerimize baharat olarak kullanıyoruz kekiği.Kekiğin kendisi kadar,kekik suyu, kekik yağı da sıkça kullanılan faydalı ürünler arasında.Bu yazımızdaki konumuz; kekik yağının faydaları üzerine.İmmün sistemini kuvvetlendirmekten tutun da adet düzenlemeye kadar pek çok fayda sağlayan kekik yağının diğer faydalarına gelince ;
Kekik Yağı Faydaları
* Bedeni kuvvetlendirir.
* Hazmı kolaylaştırır.
* İştahsızlığı giderir.
* Sinirleri kuvvetlendirir.
* Kalp çarpıntılarını keser.
* Bağırsak iltihabını iyileştirir.
* Salgı bezlerinin düzenli çalışmasını sağlar.
* İdrar söktürür.
* Adet düzenleyicidir.
* Bağırsak solucanlarının düşürülmesine yardım eder.
* Böbreklerde ve mesanedeki mikropları öldürür.
* Cinsel isteği kamçılar.
* Tansiyonu geçici olarak yükseltir.
* Hastalıklara karşı direnme gücünü artırır.
* Çocuklarda görülen kansızlığı giderir.
* Kan dolaşımını düzenler.
* Müzmin öksürük, astım, bronşit için faydalıdır.
* Grip, beyin nezlesi ve anjinde şikayetlerin azalmasına yardımcıdır.
* Kekik suyu ile banyo romatizma ağrılarını dindirir.
* Kandaki şeker miktarını azaltır.
Kekik Yağının Zararları
Hamileler, ülser hastaları ve guatrı olanlar kullanmamalıdır. Düşükleri kolaylaştırır ve bebeğin rahimden çıkmasını çabuklaştırır.kekik yağının içten kullanımında aşırılığa kaçılması, tiroid bezinin işlevini arttırabilir. Mide salgısını arttırdığı için mide ülseri olanlara zararlıdır.
Kekik Yağı Nasıl Kullanılır-Kekik Yağı Kullanımı
Günde 3 defa bir çay bardağı suya veya şekere 2-3 damla damlatılarak alınır.Ayrıca kapsülle kullanılır.
Haricen kullanımlarda iyi bir antiseptik olduğundan dolayı yaralara, apselere, ezilmelere, burkulmalara, berelenmelere ve asalak kaynaklı deri hastalıklarına karşı başarılı bir bitkisel drogdur.
Uyarılar : Masaj uygulandığında kekik yağının zeytin yağı ile karıştırılarak kullanılması gerekir.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

Çörek Otu


Çörek Otu Peygamberimizin de övgü ile bahsettiği Çörek otu dünyaca da bilinmekte olup, değişik adlarla tanınır. Bitkisel destekleyici tedaviler arasında çokça faydalanılır. Çörek otundan. Çörek otunun yetiştiği yerler, Yurdumuzda,Güney Avrupa, Balkan ülkeleri, kuzey Afrika ile Hindistan’ dır. İnsan vücuduna birden çok yararı bulunan Çörek otu çok şifalıdır.

Çörek Otu Yararları (Faydaları) Nelerdir? 

Bağışıklığı güçlendirir Çörek otu
İçindeki bulunan vitaminler B1, B2 ile B6’ dır Çörek otu Bu vitaminler yardımıyla insan vücudunun mikroplar karşısında direnme gücünü arttırır
Kan şekerinin düşmesini sağlar Çörek otu
Çörek otu damar hastalıklarına iyi gelir
Hanımların sıkça karşılaştığı bir rahatsızlık olan rahim ile vajina iltihaplarına iyi gelir Çörek otu
Çörek otu ile Egzama hastalığı da tedavi edilmektedir
Aynı zamanda kuvvetli bir antioksidandır Çörek otu
Alerji problemlerine de fayda sağlar Çörek otu
Hormonları güçlendiren yapısıyla Çörek otu psikolojik problemlere de iyi gelir
Çörek otu hazmın kolaylaşmasını sağlayarak mideye rahatlık verir
Kanser hastalığına karşı koruyucu etkisi vardır Çörek otunun
Çörek otu karaciğerin koruyucusudur
Romatizma ağrıları içinde iyi bir tedavi edicidir Çörek otu
Çörek otu aynı zamanda kolesterol’ ide düşürücüdür



Çörek otunun Zararları

Çörek otunun insan sağlığına bir zararı bulunmamaktadır




Çörek otunun Kullanımı

Çörek otu baharat olarak sıkça kullanılmaktadır özellikle hamur işlerinin üzerinde.
Ayrıca Çörek otu kaynatılıp veya yağı çıkarılıp kullanılmaktadır. Çörek otu suyunun sivilceler üzerindeki etkisi de oldukça kuvvetlidir.
Çörek otu yağının kullanımı; Saç dökülmesi ve kepek problemi olan kişilere önerilmektedir. Saçlara sağlık kazandırır ve kepeği önler.
Romatizma ağrıları çekenler içinde faydalı olan çörek otu, ağrıyan bölgeye Çörek otu yağı ile masaj yapılarak ağrılar geçirilir.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

Ardıç Yağı

Şifalı bitkilerin bazıları uçucu yağ adı verilen ve etki gücü oldukça yüksek yağlar ihtiva ederler. Ardıç yağı, kekik yağı, gül yağı gibi. Bu yağlar, çok miktarda bitkinin işlenmesiyle az miktarda elde edilirler. Oldukça yoğun bir içeriğe sahip bu yağları mutlaka dozajına uygun kullanmak gerekir.

Onlardan biri de ardıç yağı. Pek çok insanın daha önce adını bile duymadığı, ama kullanıp etkisini gördükten sonra, vazgeçilmezi haline gelen ardıç yağı, bir çok insanın hayatında küçümsenemeyecek değişikliklere yol açtı. Onların hayatını çok olumlu etkiledi. Pek çok insana şifa kaynağı oldu. Onu tanıyıp kullandığınızda, gerçekten de ne kadar mucizevi bir yağ olduğunu sizin de onaylayacağınıza eminim.

Şimdiye kadar pek çok bitkiyi tavsiye ederken, uzun süreli kullanımın şart olduğunu belirttik. Ama ardıç yağını uzun süreli kullanamıyoruz. 4-6 haftalık bir kullanımdan sonra mutlaka birkaç haftalık bir ara vermek gerekiyor. Ardıç yağı böbrek hastalarında ve hamilelerde kullanılmaz. Dahilen alımlarda kesinlikle belirtilen miktarın üzerine çıkılmaz. Haricen kullanımlarda ise süre ve doz kısıtlaması söz konusu değil.

Bakın ardıç yağı hangi hastalıklarda bize yardımcı oluyor:

KANI TEMİZLEMEK İÇİN ARDIÇ YAĞI BİREBİR …

Ardıç yağı kanı temizler, kandaki zehirli maddeleri dışarı atar. Kan yoluyla oluşan hastalıklara da engel olur. Ayrıca kansızlığa iyi gelir.vücuttaki toksinleri temizlediği, iltihapları söktüğü, tıkanıklıkları açıp temizlediği için arındırıcı bitkisel kürlerde yer almaktadır.

GRİPTEN ÇABUCAK KURTULUN !


Ardıç yağının grip ve soğuk algınlığındaki etkisi gerçekten de denemeye değer. Hele bir de soğuk algınlığına yatkınsanız, gripleriniz çok ağır geçiyorsa, ne kullanırsanız kullanın fayda vermiyorsa en kısa zamanda onunla tanışmalısınız. Onu kullanıp, etkisini gördüğünüzde bana hak vereceğinize eminim. Bugüne kadar pek çok insan onunla şifayı yakaladı, ona alıştı, onu evinin bir numaralı ilacı yaptı.

ARDIÇ YAĞI ayrıca vücut ateşini de düşürüyor, soğuk algınlığında çok ihtiyaç duyduğumuz terlemeyi sağlayarak, vücuttan toksin atılmasını temin ediyor.

SİNÜZİTE ARDIÇ YAĞI…

Sinüzit zor bir hastalıktır. Özellikle de kış aylarında. Sinüzit soğuğu hiç sevmez ve en ufak bir üşütmede kendini gösterir. Burun tıkanıklığıyla birlikte görülen baş ağrıları dayanılmaz olabilir. Tıkanık burnunuzu açmayı çoğu zaman başaramazsınız. İşte bu durumda ARDIÇ YAĞI büyük yardımcı. Burundan teneffüs edildiğinde tıkalı burnu açıyor, sinüsleri boşaltıyor, iltihabı söküyor. Sinüslerin boşalmasıyla büyük rahatlama sağlandığı gibi, buna bağlı baş ağrıları da sona eriyor. Sinüzit tedavisinde ardıç yağı burundan teneffüs edilerek uygulanır. Bunun yanında dahilen almak da, iltihap sökülmesine yardım edeceğinden etkiyi artırır.

ARDIÇ YAĞI ROMATİZMA, ARTRİT VE GUTTA ÇOK ETKİLİ


Bu üç hastalıkta ardıç yağı vücuttaki fazla suyu atarak, rahatlamaya sebep olur. Eklem ve kas ağrılarını yatıştırır, hareket kabiliyetini artırır. Dahilen kullanımın yanı sıra, ağrılı bölgelere zeytinyağıyla 1/10 oranında karıştırılarak masaj yapılması büyük fayda sağlar. Ardıç yağıyla yapılan masajlar çarpma, burkulma, ezilme gibi durumlarda da etkilidir.

SELÜLİT PROBLEMİNİZ Mİ VAR O ZAMAN BUYRUN !

Bitkisel yağlar kullanılarak tedavi yapılan aromaterapide, ardıç yağı selülitte başarıyla kullanılmaktadır. Sizler de eğer selülitlerinizden kurtulmak istiyorsanız, ardıç yağıyla düzenli masajlar yapabilirsiniz.

ÖKSÜRÜK, BRONŞİT, ANJİN VE BOĞAZ İLTİHABINDA…

Bütün bu hastalıklarda ardıç yağı kısa sürede etkisini gösterir, büyük rahatlama sağlar. Dozajına dikkat etmek ve uzun süre kullanmamak şartıyla çocuklarınıza da rahatlıkla ardıç yağı verebilirsiniz. Ayrıca inatçı öksürüklerde ardıç meyvesinin kaynatılmasıyla yada kaynayan suya biraz ardıç yağı katılmasıyla uygulanacak buhar teneffüsünün de çok faydalı olduğunu, kendi deneyimlerime dayanarak belirtmek istiyorum.

İDRAR SÖKTÜRÜCÜ OLARAK ARDIÇ YAĞI

Ardıç yağı idrar söktürücü özelliğiyle bilinir. O, idrar söktürürken, vücutta birikmiş olan suyu da atar. Hastalık sonrası nekahet döneminin kolay atlatılmasını sağlar.

ADET SANCILARINA ÇOK FAYDALI…

Ardıç yağı adet sancılarını dindirir. Adet söktürür. Rahimdeki iltihapları temizler, beyaz akıntılara da iyi gelir.

ŞEKER HASTASIYSANIZ MUTLAKA DENEYİN !

Şeker hastaları da zaman zaman ardıç yağından faydalanabilirler. Ardıç yağı pankreası olumlu etkiler. Kandaki şeker miktarını düşürür. Bedende genel bir iyileşme sağlar.

HAZIMSIZLIK VE GAZ PROBLEMİNE KESİN ÇÖZÜM.

Ardıç yağı sindirimi uyarır, hazmı kolaylaştırır, mide ve bağırsak gazlarını izale eder. Ardıç yağını kullanan bir çok kişiden gaz problemlerine çare olduğunu bizzat işittim. Midesinde sürekli şişlik, dolgunluk hissedenlere de ardıç yağı faydalı olacaktır. Ardıç yağı ayrıca ağız kokusunu da, izale eder.

MESANE İLTİHAPLARINDA…

Ardıç yağı böbrek rahatsızlıklarında kullanılmaz, ama söz konusu olan mesane ve idrar yolları enfeksiyonuysa çok iyi bir antiseptiktir. İdrar yollarını temizler, iltihabı söker atar.

CİLT HASTALIKLARINIZA ÇARE OLABİLİR…

Antiseptik olduğu için haricen kullanımla bir çok deri hastalığında faydası görülecektir. Kaşıntı, egzama mantar hatta sedef benzeri rahatsızlıklar için onu deneyebilirsiniz.

KULLANIM ŞEKİLLERİ

1- DAHİLEN: Kesme şeker üzerine 5-6 damla ardıç yağı damlatılıp, dil üzerine konularak yavaş yavaş emilir. Ya da aynı miktardaki ardıç yağı az bir su üzerine damlatılarak içilir. ( günde 3 defa)
2- BURUNDAN: 2 küçük pamuğa 4-5 damla damlatılır ve 2 burun deliğine konulur. Nefes alırken pamuktan süzülen hava 15-20 dakika teneffüs edilir. Günde bir veya iki defa yapılabilir.
3- HARİCEN: Romatizmal hastalıklarda, ağrıyan yerlere zeytinyağıyla 1/10 oranında karıştırılarak elde edilen karışım ilgili bölgeye sürülerek masaj yapılır. Cilt hastalıklarında ve selülitte ise doğrudan kullanılır.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

12 Eylül 2013 Perşembe

10. asırda Fenikeliler zamanında çıkarılmaya başlanan Argan Yağı. Fas çöllerinde yaşayan, çok sağlıklı, ince, kıvrak bedenli Berberilerin bu özelliklerinin, kullandıkları Argan Yağı'ndan oluşuna bağlıyor bilim adamları.

3500 yıl sonra Fas kadını hala düzenli olarak yüzlerine, vücutlarına, tırnaklarına ve saçlarına bu değerli yağı uygulayarak sağlıklı ve güzel bir vücuda sahip oluyorlar. Argan Yağı sadece Fas’ın güney batısındaki Agadir, Essaouira ve Taroudant bölgelerinde yetişen ve UNESCO tarafından koruma altına alınan (Argania Spinosa) ağacının meyvesinden elde edilir.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri
Tamamen elle toplanan meyveler kurutuluyor, önce çekirdekleri, daha sonra çekirdekler kırılıp içindeki bademler çıkartılıyor. Son aşamada en içteki bu sert badem kavruluyor, eziliyor, sıcak suyla karıştırılıp hamur haline getiriliyor. Bu hamurun delikli bir torbaya alınıp, elle sıkılması son işlem.

Yapılan araştırmalarla birlikte Argan Yağı, besin, kozmetik, sanayi ve tıbbi ürünlerin üretilmesinde kullanılmaya başlanılmıştır. Argan Yağı yaşlanmayı önleyici, cildi besleyici ve tedavi edici özellikleri olması nedeniyle yüzyıllar boyunca Faslı kadınların güzellik sırrı olmuştur. Argan Yağı doğal ve etkili bir biçimde yaşlanmaya ve cilt kuruluğuna karşı savaşmaktadır. Kuru saçların nemlendirilmesinde ve güçlendirilmesinde hızlı ve ektin sonuçlar verir.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

Doğadan Gelen Güzellik

Doğadan Gelen Güzellik

Argan Yağı'nın içindeki E vitamini sayesinde sivilce ve siyah noktalardan artık kurtulmanız mümkün. Yazın güneşten gelen ışınlar cildi yakar ve deriyi çatlatır, Argan Yağı ile cildin kuru kalmasını engelleyebilir ve parlak görünmesini sağlayabilirsiniz.

Argan Yağı'nın nemlendirici özelliği sayesinde her duştan sonra boyun ve yüz bölgenize masaj yaparak cildinize yediriniz. Kuru bir cilde sahipseniz sabah–akşam uygulayınız. Cildiniz yağlı ise, akşam yatmadan önce Argan Yağı ile nemlendirin. Her gün makyaj yapmak zorunda olan kişiler için cildin temizlenmesi, yenilenmesi ve kırışıklıkların yok olması için Argan Yağı'nın mutlaka kullanılması gerekmektedir.

Bu organik yağ %47,1 oleik asit (Omega 9), %33,8 linoleik asit (Omega 6) içermektedir. Bu yağ asitlerine ek olarak Argan Yağı çok yüksek oranda Tokoferol (E vitamini), Squalene, Steroller ve Polifenoller gibi çeşitli bileşikler içermektedir.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri
Fotoğraf: Cilt Bakımı 

Argan Yağı'nı tüm vücudunuza yatmadan önce uygulayın. Cildiniz elastikiyet kazanacaktır ve gözle görülür etkilerini ise birkaç gün içinde fark edeceksiniz. Vücuda uygulandığında cildinize hızlıca nüfuz eder ve herhangi bir parlaklık veya yapışkanlık oluşturmaz. Aslında etkisi tam olarak cilde yumuşaklık vermesi, sıradışı bir dokunuş hissi uyandırmasıdır. Serbest radikallere karşı savaşarak yaşlanmanın önüne geçer. Kuru cildin beslenmesine yardım ederek kutanöz bariyerin yenilenmesine yardımcı olur ve egzamaya dönüşmesine engel olur. Yağlı ciltler için sebum oluşumunu düzenler. Ciltteki çatlakların iyileşmesine yardımcı olur ve çatlak izlerini ortadan kaldırır.

 Saç Bakımı

Argan Yağı geleneksel olarak saç maskesi ve saç düzenleyicisi olarak kullanılmaktadır. Saçı güçlendirir, parlaklık, yumuşaklık ve ipeksi bir dokunuş kazandırır. Saçlı derinin beslenmesini artırır ve canlanmasını sağlar. Haftada 1-2 defa yoğun terapi yapabilirsiniz. Önce Argan Yağını avucunuzla ısıtarak saça bol miktarda uygulayın. Kafa derisine oval hareketlerle masaj yapın. Saçınızı ılık bir havluyla örtün, 30 dakika boyunca böyle bekleyin ve saçınızı yıkayın.

 Masaj Uygulaması 

Bir vücut bakım ürünü olan Argan Yağı, masaj için de son derece uygun bir üründür. Tercihen duştan sonra temiz vücuda avuç içinde ısıtılarak uygulanması etkili sonuçları verir. Vücut tarafından kolayca emilmektedir ve diğer yağlarda olduğu gibi yapışkan bir formda değildir, bu nedenle masaj sonrası tekrar duş alınması gerekmemektedir.

 Tırnak Bakımı 

Argan Yağı ve limon suyunu eşit miktarda alarak bir karışım oluşturun ve parmak uçlarınızı bu karışıma batırın. Tırnakların sağlıklı bir biçimde kalması için haftada 1 kere bu karışımı 15 dakika boyunca uygulamak yeterli olacaktır. Bu karışımın düzenli olarak kullanılması kırılgan tırnakları güçlendirir.

 Yüz Bakımı 

Temizlenmiş bir yüze sadece birkaç damla uygulamak yeterli olacaktır. Argan Yağı gün içinde ya da gece yatmadan önce yüze uygulanabilir. Parmağınızın ucuna birkaç damla Argan Yağı damlatın ve parmaklarınızı birbirine sürterek yağın biraz ısınmasını sağlayın. Parmaklarınızla tüm yüz bölgenize nazikçe masaj yaparak Argan 'nı yüzünüze uygulayın. Yağ çabucak cildinize nüfuz edecek ve size daha genç bir bakış kazandıracaktır.
Cilt Bakımı

Argan Yağı'nı tüm vücudunuza yatmadan önce uygulayın. Cildiniz elastikiyet kazanacaktır ve gözle görülür etkilerini ise birkaç gün içinde fark edeceksiniz. Vücuda uygulandığında cildinize hızlıca nüfuz eder ve herhangi bir parlaklık veya yapışkanlık oluşturmaz. Aslında etkisi tam olarak cilde yumuşaklık vermesi, sıradışı bir dokunuş hissi uyandırmasıdır. Serbest radikallere karşı savaşarak yaşlanmanın önüne geçer. Kuru cildin beslenmesine yardım ederek kutanöz bariyerin yenilenmesine yardımcı olur ve egzamaya dönüşmesine engel olur. Yağlı ciltler için sebum oluşumunu düzenler. Ciltteki çatlakların iyileşmesine yardımcı olur ve çatlak izlerini ortadan kaldırır.

Saç Bakımı

Argan Yağı geleneksel olarak saç maskesi ve saç düzenleyicisi olarak kullanılmaktadır. Saçı güçlendirir, parlaklık, yumuşaklık ve ipeksi bir dokunuş kazandırır. Saçlı derinin beslenmesini artırır ve canlanmasını sağlar. Haftada 1-2 defa yoğun terapi yapabilirsiniz. Önce Argan Yağını avucunuzla ısıtarak saça bol miktarda uygulayın. Kafa derisine oval hareketlerle masaj yapın. Saçınızı ılık bir havluyla örtün, 30 dakika boyunca böyle bekleyin ve saçınızı yıkayın.

Masaj Uygulaması

Bir vücut bakım ürünü olan Argan Yağı, masaj için de son derece uygun bir üründür. Tercihen duştan sonra temiz vücuda avuç içinde ısıtılarak uygulanması etkili sonuçları verir. Vücut tarafından kolayca emilmektedir ve diğer yağlarda olduğu gibi yapışkan bir formda değildir, bu nedenle masaj sonrası tekrar duş alınması gerekmemektedir.

Tırnak Bakımı

Argan Yağı ve limon suyunu eşit miktarda alarak bir karışım oluşturun ve parmak uçlarınızı bu karışıma batırın. Tırnakların sağlıklı bir biçimde kalması için haftada 1 kere bu karışımı 15 dakika boyunca uygulamak yeterli olacaktır. Bu karışımın düzenli olarak kullanılması kırılgan tırnakları güçlendirir.

Yüz Bakımı

Temizlenmiş bir yüze sadece birkaç damla uygulamak yeterli olacaktır. Argan Yağı gün içinde ya da gece yatmadan önce yüze uygulanabilir. Parmağınızın ucuna birkaç damla Argan Yağı damlatın ve parmaklarınızı birbirine sürterek yağın biraz ısınmasını sağlayın. Parmaklarınızla tüm yüz bölgenize nazikçe masaj yaparak Argan 'nı yüzünüze uygulayın. Yağ çabucak cildinize nüfuz edecek ve size daha genç bir bakış kazandıracaktır.

21 Ağustos 2013 Çarşamba

Vücudumuz hakkında sizi şaşırtacak olağanüstü gerçekler:


Vücudumuz hakkında sizi şaşırtacak olağanüstü gerçekler:

1. Dil izi: Eğer kimliğinizi saklamak isterseniz, dilinizi çıkarmayın. Parmak izine benzer şekilde, herkes tek ve benzersiz bir dil izine sahip.

2. Döküntü: Evde tüy dökme derdinden şikayetçi olan sadece evcil hayvanınız değil. İnsanlar her saat yaklaşık 600 bin deri partikülü döküyor. Bu her yıl yaklaşık 680 gram tutuyor, bu nedenle ortalama bir insan 70 yaşına kadar yaklaşık 48 kg deri dökmüş oluyor.

3. Kemik sayısı: Yetişkinlerde bir bebekten daha az kemik bulunuyor. Doğduğumuzda yaklaşık 270 kemiğe sahip oluyoruz, ancak gelişim süreci boyunca kemikler eriyip birbiriyle kaynaşıyor ve yetişkin olduğumuzda sadece 206 kemiğimiz kalıyor.

4. Yeni mide: Mide mukozasının dış tabakası ömrü çok kısa olduğu için 3-4 günde yenilendiğini biliyor muydunuz? Eğer yenilenmeseydi, midenizdeki yiyecekleri hazmetmek için kullanılan güçlü asitler, aynı zamanda midemize de zarar verecekti.

5. Koku hatırlama: Burnumuz köpekler kadar hassas değildir, ancak 50 bin farklı kokuyu hatırlayabilir.

İnsan Vücudu Hakkında İlginç Bilgiler
Vücudumuzda 25 milyar oksijen alıcı kırmızı kan yuvarlakları bulunmaktadır. Bunları bir yüzey üzerine yayacak olursak 2570 metre karelik bir alanı kaplar.

Kalbimiz normal olarak dakikada 70-72 kere atar. Bu atışa göre 70 yaşındaki insanın kalbi 2500 milyon kere atmış ve bu süre içindede 167561600000 kilo kanı damarlarımıza pompalamıştır.

Normal bir insan vücudunda bulunan elektrik 25 Watt'lık bir lambayı dakikalarca yakabilir.

Tek bir dakika içerisinde 1025 cm küplük havayı içimize çeker 4 kilograma yakın kanı vücudumuz içinde devrederiz.

O kadar çok karbon taşırız ki bunları bir araya toplayıp kullanmak mümkün olsa; 9000 adet kurşun kalem yapabiliriz. 2200 kibrite yetecek kadar fosforu muz, 250 gramdan fazla sürfürümüz, bir kaşık dolusu magnezyumu muz, 5 cm boyunda bir çivi yapacak kadar demirimiz vardır.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

19 Ağustos 2013 Pazartesi

19 08 2013 Dondurulmuş limonun şaşırtıcı faydası


Restoranlardaki çoğu bilinçli tüketiciler limonun tamamını kullanır veya tüketirler, hiç bir kısmını ziyan etmezler. 16 Ekim 2012 15:34 Ziyan etmeden limonun tamamını nasıl kullanırsınız?
Basit... Limonu (yıkayıp) buz dolabınızın buzluk bölümüne koyuyorsunuz. Donduktan sonra mutfak rendesini alıp limonun tamamını rendeleyebilirsiniz. Soymanız falan gerekmiyor. Rendelenmişini yemeklerinizin üzerine serpebilir, sebze salatasına, dondurmaya, çorbaya, makarnaya, makarna sosuna, suşiye, balık porsiyonlarına katabilirsiniz.
Yemeklerin tamamı, daha önce hiç tatmadığınız mükemmel bir lezzet kazanacaktır.
Büyük olasılıkla, limon denince sadece limon suyu ve vitamin C aklınıza gelir. Sadece bu kadar olduğunu düşünürsünüz. Artık limonun gizemlerini öğrenince onu kupada içeceğiniz hazır çorbalarınıza bile katabileceksiniz.
Limonun tamamını kullanmanın, bir kısmını ziyan etmeyip yemeklerinize yeni bir lezzet katması dışında asıl avantajı nedir?
Rendelenmiş limonunuz, limonun sadece suyunda bulunandan 5 veya 10 kat daha fazla vitamin içerir. Ve evet, şimdiye kadar bunu kaybediyordunuz. Ama bundan sonra, tüm limonu dondurmak gibi basit bir işlem sonrasında, onu rendeleyip yemeklerinizin üzerine serperek tüm besleyici özelliklerini kullanıyor olacak, yani daha sağlıklı besleniyor olacaksınız. Ayrıca rendelenmiş limonun dinçleştirici ve vücuttaki toksinleri giderici etkisinden yararlanacaksınız.
İşte bunun için limonunuzu buzluğa koyun, donsun ve her gün yemeklerinizin üzerine rendeleyin. Böylece, yiyecek ve içeceklerinizi daha leziz hale getirip daha sağlıklı ve uzun yaşamın anahtarını kullanıyor olun! İşte limonun gizemi budur! Geç bile olsa başlayın, HİÇ olmamasından İYİDİR! Limonun sürpriz yararlarından faydalanın!
Limon (Citrus) kanser hücrelerini öldüren mucizevi bir üründür. Kemoterapiden çok daha tesirlidir. Bunu nereden mi biliyoruz? Çünkü kendilerine yüksek kârlar sağlayacağını bildikleri için limon özütünün sentetik versiyonlarını üretmeye uğraşan laboratuvarlar var.
İhtiyaç duyacağını düşündüğünüz dostlarınıza, limonun hastalık önleyici etkisi olduğunu duyurarak yardımcı olabilirsiniz. Tadı hoştur ve kemo-terapinin korkunç etkilerini göstermez. Kemo-terapi ilaçları üretiminden fayda sağlayan multi-milyoner büyük şirketlerin çıkarlarını riske atmamak adına bu gizemin özenle saklı tutulduğu sürece ne kadar insanın öleceği bilinmez.
Bilindiği üzere, iki çeşit limon ağacı vardır. Limon ve misket limonu. (konu olan limondur, diğeri değil). Limon meyvesini farklı şekillerde tüketebilirsiniz. Pulpa'sı yenebilir. Sıkılarak suyu çıkarılabilir. Limonlu içecekler yapılabilir, dondurma vs.. Limonun birçok vasfı sayılabilir ama en ilginci URLAR, YUMRULAR, KİSTLER, TÜMÖRLER üzerindeki etkisidir.
Bu bitkinin her tür kansere iyileştirici etkisi kanıtlanmıştır. Bazıları onun her tür kanserin tedavisinde faydalı olduğunu söyler. Ayrıca geniş spektrumlu anti-bakteriyel olarak iltihaplara / enfeksiyonlara ve mantara karşı kullanılır. Dahili parazit ve bağırsak kurtlarına karşı etkindir. Çok yüksek tansiyona karşı kan basıncını düzene sokar. Anti-depresandır. Strese ve asabi bozukluklara karşı iyi gelir.
Bu bilginin kaynağı ise çok etkileyicidir: Dünyanın en büyük ilaç üreticisi firmalarından biridir. Bu firmanın beyanına göre 1970'den beri 20'nin üzerinde yapılan laboratuvar testlerinde limon ekstrelerinin uygulanmasıyla; içlerinde kolon / kalın bağırsak, meme, prostat, akciğer ve pankreas da olmak üzere 12 kanser tipinde başarılı sonuçlar alınmıştır.
Limon ağacından elde edilen bileşiklerin, bütün dünyada kemo-terapide kullanılan Adiamycin ürününden 10 000 kat daha iyi olduğu saptanmış, kanser hücrelerinin gelişmesini yavaşlattığı gözlemlenmiştir. Daha da şaşırtıcı gözlem şudur ki: Limon özü kötü huylu kanser hücrelerini tahrip ederken sağlıklı hücrelere hiç zarar vermemektedir.

17 Ağustos 2013 Cumartesi

Menengiç Kahvesinin Faydaları

 Menengiç kahvesi, antep fıstığının yabani ve aşılanmamış hali olan menengiç meyvesinin kurutulmasıyla alde edilen bir kahve türüdür. Güneydoğu anadolu kökenli bu kahvenin bronşit, öksürük, nefes darlığı, üst solunum yolları enfeksiyonu gibi bir çok hastalıklara iyi geldiği söyleniyor.
Menengiç kahvesi yaparken, Türk kahvesi yapımında dikkat edilmesi gereken şeylere menengiç kahvesi yapımında da dikkat edilmesi gerekir. Menengiç Kahvesi kısık ateşte kendi halinde pişirilmelidir. Kahve yapılırken su yerine süt de koyulabilir.
Menengiç Kahvesinin Hazırlanışı
Menengic Kahvesi TÜRK KAHVESİ tarzında ağır ateşte pişirildiği gibi, hazır kahve tarzında da kullanılabilir.
TÜRK KAHVESİ GİBİ PİŞİRMEK İÇİN : Bir Çay fincanı SÜT için bir tatlı kaşığı, Kahve Fincanı için bir kahve kaşığı Menengiç Kahvesi cezveye koyarak kısık ateşte bir taşım kaynatınız. Bir dakika bekleterek Şekerini isteğe göre ayarlayıp servis yapınız.

Öksürüğü keser.
Balgam söktürür.
Nefes açıcıdır.
Nefes darlığına iyi gelir.
Antiseptik özelligi vardır.
Göğsü yumuşatır.
Solunum yollarına faydası vardır.
Ayak terlemelerini önler.
Yaraları tedavi eder.
Böbrek kumlarının dökülmesine yardımcı olur.
Ses tellerine iyi gelir.
Mide ağrılarını dindirir.
Kalp yetmezliği riskini azaltır.
Afrodizyak(Cinsel gücü artırıcı) etkisi vardır.
*Yağlı bir içecektir, yüksek E vitamini ve doymamış yağ asidi düzeyi ile kandaki kolesterolü düşürmeye
kalp ve damar sertliğini önlemeye yardımcı olur.

16 Ağustos 2013 Cuma

Başınızın Derdi: Yaz Kaşıntıları

Başınızın Derdi: Yaz Kaşıntıları
Yaz aylarında, başında kaşıntı ve kepeklenmenin çoğalmasından yakınan hasta sayısı artar. Eğer siz de aynı dertten mustaripseniz, aşağıdaki bilgilere kulak verin.
Yazın hava sıcaklığında ve terlemedeki artışla birlikte ultraviyole ışınlarının saç diplerini ısıtması sonucu gelişen nemli ve yağlı biyolojik ortamda; saçlı deride yaşayan maya mantarları yağ ve ölü deri hücrelerinden beslenerek çoğalır. Bu da kepek ve kaşıntı oluşumuna yol açar.
 Yaz boyu açılmayan sıkı saç örgüleri, aşırı sık ve kıvırcık saçlara sahip olmak, saçlara uygulanan jöle, sprey vb. kimyasallar nedeniyle saç dipleriniz yeterince temizlenemez. Havalanmayı engelleyen şapkalar da başınızın yağlanmasını ve nemlenmesini artırarak kaşıntıya yol açar.
Kepeğe karşı geliştirilmiş şampuanlar ile düzenli yapılan günlük saç bakımı, bu tür kaşıntı ve kepeğin giderilmesini sağlar. Hafif düzeyde güneşlenmek de iyileşmeye yardımcı olabilir.
Yazın başınızın kaşınmasına yol açan diğer bir neden ise, saç derinizin aşırı kurumasıdır.
Aşırı güneşte kalmak güneş yanığına ve saçlı derinizdeki hücrelerinin ölmesine yol açarak kuru kepek ve kaşıntıya zemin hazırlar.
Açık havaya çıkmadan önce güneşten koruyucu tonikleri saçlı derinize uygulamanız ve havadar bir şapka ile korunmanız güneş yanığı ve kaşıntıyı önler.
Klorlu havuz suyu, mineralden zengin göl ve aşırı tuzlu deniz suyu da yazın saç derisinde aşırı kuruluk ve tahrişe yol açar. Sonuç yine kaşıntı ve kuru kepek oluşumudur.
Havuz, deniz ya da gölde yüzdükten sonra saçları çok iyi durulayarak klor ve tuzdan arındırmak gerekir. Havuza ve denize girmeden önce koruyucu bir bone takmak; saçları klor, tuz ve güneşin zararlı etkilerinden korur.
Son derece kolaylıkla uygulayabileceğiniz bu koruyucu yöntemlere dikkat ederseniz, başınıza dert olan yaz kaşıntısından kurtulabilir, huzurlu bir yaz geçirebilirsiniz.

15 Ağustos 2013 Perşembe

 

Yazın saç bakımı için şu önerilere dikkat etmelisiniz:

Yazın sonunda kuru, nemini kaybetmiş ve bakımsız görünen saçlarla karşılaşmak istemiyorsanız, önleminizi şimdi alıp, yaza özel bakımınızı yapmalısınız.

Yazın saç bakımı için şu önerilere dikkat etmelisiniz:

Saçlarınızı şampuanlayıp duruladıktan sonra parmaklarınızla hacimlendirici losyonlar kullanırken oluşan statik elektrikten kaçının. Eğer saçınız ince ise parmaklarınızla masaj yaparak uygulanan losyonlar yerine sür ve bırak tipi losyonlar tercih edin.

“Tazeleyici” sloganıyla tanıtılan ürünler kuru saç tellerini nemlendirirler. Hacimlerndirici sloganıyla satılan ürünler ise saça hacim kazandırırlar. Saçınıza uygun olan ürünü kullanın.

Saç bakımı ürünleri genellikle saçı parlatmak için tasarlanmışlardır, saçı parlatırlar ama hepsi nem kazandırmazlar. Saç bakım ürünlerini satın alırken, saçınıza nasıl bir etki göstermek için üretildiklerinden emin olun ve saç bakım ürünlerinden size uygun olanlarını satın alın.

Saçların için normalde fön, ütü , kıvırcıklaştırıcı ürünler gibi sıcak işlem yapan saç ürünleri kullanıyorsanız, yazın bunlara bir ara verin ve saçlarınızı havanın kurutmasına bırakın. Saçlarınız böylece kendilerini toparlamak için fırsat bulacaktır.

Islakken örülmüş saçlar havayla kuruduğunda çok güzel görünümlü dalgalara sahip olursunuz.

Güneşte zarar görmüş saçlarınız için son derece faydalı olan bakım maskelerini kullanın.

Saç uçlarına Jojoba yağı uygulamanız onları yumuşatacaktır. Jojoba yağı kıvırcık saçlarda da harikalar yaratabiliyor. Jojoba yağı aynı zamanda şampuan öncesi saç bakımı olarak ya da gün içinde kuru saçların korunmasında kullanılabilir.

Ekstra saç bakımı için bir derinlemesine saç bakım ürününü, ıslak ya da kuru saça uygulayın, plastik bir poşet ya da duş bonesiyle başınızı yatmadan önce sarın. Saç bakım ürününün gece boyunca saçlarınızın yıpranmış bölümlerine nüfuz ederek onları onarmasına ve tekrar ihtiyacı olan nemi kazandırmasına izin verin.

Plajda ya da havuzda hazırlıksız olarak güneşin altında kalırsanız, hemen bir şapka bulun ya da şemsiyelerden birinin altına geçerek korunun.

Fön makinenizden ayrılamayanlardansanız, saçlarınızı kuruturken onları koruması için sür ve bırak türü bir saç bakım ürününü kullanın.

Yazın en sıcak günlerinde mutlaka saçınızı direk güneş ışığından korumaya çalışın.

Buklelerinize parlaklık kazandırması için kullandığınız parlatıcı saç ürünlerini kullanırken dikkatli olun. Bu ürünler genellikle silikon barındırırlar ve birkaç dakika içerisinde bütün saçınızı kaplarlar. Bu uzun dönemde sadece daha kötü problemlere neden olur.

Saçlarınız da saç derisi gibi güneşte yanabilir. Güneşte yanan saçlardan kurtulmanın tek yolu hasarlı bölümleri kestirmektir. Saçlarınızı kestirmek yerine saçlarınızdaki güneş yanıklarını engellemek en güvenli yol.

Güneşin altında korunmasız olarak saatlerce durmanız saçınıza ve saç derinize yapabileceğiniz en kötü şeydir. Plajda şapka takmaktan hoşlanmıyorsanız, içeriğinde SPF koruması olan bir saç bakım ürününü mutlaka kullanın.

Saçlarınıza yazın çok daha nazik davranmalısınız. Yaz dönemi şampuanınızı saçınızdaki nem oranını daha fazla artıracak ve genel olarak nazik bir şampuanla değiştirin.

Yaz döneminde saç bakım ürünlerinizi olabildiğince doğal olanlarla değiştirin. Güneş ışığına maruz kaldığında saçınıza zarar verebilecek kimyasallar barındıran saç bakım ürünlerinden kaçının.

İçeriğinde alkol barındıran bütün saç bakım ürünlerinden uzak durmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın, bu ürünler saçı inanılmaz derecede kurutmaktadırlar.

Yazın saçlarınızı korursanız bütün sonbahar ve kışı onları canlandırmak için harcamazsınız. Korunma, saçlar için yapılabilecek en iyi şeydir.

https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

5 Ağustos 2013 Pazartesi

Kantaron yağı;


Antiseptik, kanama durdurucu, yara ve yanık iyileştirici, iltihap önleyici kantaron yağı, daha pek çok şifa özelliğini bünyesinde barındırmaktadır.

Hem haricen, hem de içilerek hastalıkların tedavisinde kullanılımaktadır. Hücre yenileyici özelliği sebebiyle, özellikle yara ve yanıklarda oldukça etkilidir.

Kantaron yağı hem kantaron bitkisinin, hem de zeytinyağının şifa özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır.

Eski çağlardan beri kullanılan kantaron yağının, mikrop öldürücü ve damar büzücü etkisi modern araştırmalarla da kanıtlanmışdır.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

31 Temmuz 2013 Çarşamba

LÜTFEN, ÖNCE ÇOCUKLARINIZI, SONRA DA KENDİNİZİ, COCA COLA'DAN UZAK TUTUNUZ.

Kola içince vücudumuzda neler oluyor?

Prof. Dr. Ayşe Akın bir bardak Kola içtikten sonra vücudumuzda meydana gelen sürecin sağlığımıza etkilerini anlattı.

Kolayı çoğumuz düşünmeden tüketiyoruz. Peki, kola içtikten sonra vücudumuzda ne gibi değişiklikler olur?

İşte bir bardak kolanın dakika dakika zararları...


İLK 10 DAKİKA:

10 çay kaşığı şeker vücudunuza girer. (Günlük almanız gereken şeker miktarının tamamı kadar)
Fosforik asit tat alma duyunuzu keser.

20 DAKİKA:

Kan şekerinizde ani bir yükselme olur.
Yüksek miktarda insulin patlamasına neden olur.
Karaciğeriniz vücudunuzdaki şekeri yağa çevirerek buna bir yanıt verir
Bu sadece bir kaç dakika içinde olur.

40 DAKİKA:

* Kafein emilimi tamamlanır.
Kan basıncınız yükselir.
Karaciğeriniz kana daha fazla şeker pompalamaya başlar.

Beyninizdeki adenozin reseptörleri rehaveti önlemek için bloke olur.

45 DAKİKA:

* Beyninizde dopamin salgısı artar.
* Bu tıpkı eroinin vücuta yaptığı tepkimelere benzer.
Bu da vücutta depolanmış kalsiyum, magnezyum ve çinko'nun da beraberce dışarı atılması demek.

BİR SÜRE SONRA...

* Şeker ihtiyacını tekrar duymaya başlayacaksınız.
* Kendinizi halsiz ve bitkin hissedeceksiniz
Vücudunuzda kola ile aldığınız bütün su tekrar dışarı atıldığı için susuzluğunuzu tekrar hissedeceksiniz.
Şeker ihtiyacını takiben, kafein isteği de başlayacak (sigaradaki gibi)...
facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

28 Temmuz 2013 Pazar


Tedavisi Nasıl Yapılır?

Ne yazık ki hastalıkta kesin çözüm sağlayabilecek tedavi yoktur. Hastalık yavaş bir şekilde kendiliğinden iyileşebilir. Bazen yeni gelen saçlar beyaz veya gri renktedir, daha sonra orijinal renklerine dönerler.

Saçsız alana kortizon enjekte edilmesi saçların çıkışını hızlandırabilir. Bu tedavi intralezyonel kortizon enjeksiyonu olarak bilinir. Saçlardaki yeniden büyüme sadece enjeksiyon yapılan yerde görülür. Bu tedavi yeni alanlarda saç dökülmesini engellemez. Bununla beraber saçlar çıkmaya başlarsa ilave olarak yapılan enjeksiyonlar saçların çıkmasına yardımcı olur.

Hastalığın tedavisinde bir çok farklı alternetif yöntem kullanılır. Fakat bu tedavilerin sonuçları değişkendir. Bazı losyonların kullanılması bazı kişilerde saçların çıkmasına neden olmaktadır. Bu amaçla kortizonlu ilaçlar veya minoksidil ve tahriş edici bir ajan olan ditranol kullanılabilir.

İmmunoterapi denen tedavide düşük bir konsantrasyonda allerjik reaksiyon oluşturabilecek bir madde dökülen alan uygulanır ve bir allerjik kontakt dermatit oluşması sağlanır. Bu amaçla sıklıkla diphenylcyclopropenone (diphencyprone) kullanılır. Ne yazık ki bu tedavi tahriş edici ve rahatsızlık vericidir,sıklıkla lenf bezlerinde büyümeye neden olur.

Yaygın saç kaybı durumunda güvenilir bir tedavi yöntemi yoktur. Kortizon içeren haplar, PUVA dediğimiz bir ışık tedavisi uygulanabilir. Fakat bu tedavilerin bir takım yan etkileri vardır.

https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri


Alopesi areatanın nedeni nedir?

Hastalığın yenilen gıdalarla bir ilişkisi yoktur. Diğer sağlık problemlerinde olduğu gibi hastalık stressli bir olaydan sonra başlayabilir, fakat bu olguların hepsinde yoktur.


Hastalık nasıl görülür?

Alopesi areata belirgin bir rahatsızlık vermediği için, genellikle berberler tarafından saptanır. Saçın büyümesi durur ve kökünden ayrılır. Alpopesi areata üç evre gösterir. İlk olarak saçlar aniden dökülür, sonra dökülen alanda genişleme olur. Son olarak da saçlar başlangıçta renkleri beyaz veya gri olarak çıkmaya başlarlar. Bu ayları hatta yılları alabilir. Yeni kıllar çıkarken diğerleri dökülebilir.

Saçların tamamı dökülebilir mi?

Etkilenen hastaların %5 ine kadar olanında tüm saçlar dökülebilir. Bu duruma alopesi totalis denilir ve çok uzun sürebilir. Hastaların %1 inden azında vücut kılları tamamiyle dökülür, bu durum alopesi üniversalis olarak bilinir.

Hastalığın başka bir zararı var mıdır?

Alopesi areata fiziksel bir rahatsızlığa neden olmaz, ama psikolojik olarak hastayı etkiler.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

Saçkıran (Alopesi Areata)


Saçkıran (Alopesi Areata)

Hastalığın ailesel özelliği var mıdır?
Alopesi areata ailenin bir bireyinden fazlasında görülebilir veya ailenin diğerlerinde pernisiyöz anemi ve vitiligo gibi diğer immun hastalıklar bulunabilir.

Hastalık bulaşıcı mıdır?

Alopesi areata bulaştırıcı değildir.


https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

27 Temmuz 2013 Cumartesi

Kanser Yok B17 Vitamini Eksikliği Var.


Kanser Yok B17 Vitamini Eksikliği Var.

Son zamanlarda klasik tedavi yöntemlerini reddeden tüm doktorların ortak iddiası kanseri tedavi etmek ve önlemek için B17 vitaminin kullanılmasından yana... Halkı devamlı buğday şırası içen Pakistan`daki Hunzakut Prensliği`nde kanserden ölüme rastlanmıyor. Ayrıca Hunzakutlular, acı badem ve kayısının da çekirdeğini yiyorlar.

B17 Vitamini buğday çimi ve buğday şırasında yüksek oranda olmak üzere, acıbadem ve kayısı çekirdeklerinde, elma çekirdeğinde bulunur.

Buğday çimi, bol klorofil maddesi dışında 100 kadar vitamin, mineral ve besin maddesi içerir. Taze olarak kullanılan Buğday çiminde, aynı ağırlıktaki portakaldan 60 kez daha fazla C vitamini ve aynı ağırlıktaki ıspanaktan 8 kat fazla demir bulunmaktadır. Buğdayın bir başka özelliği ise kandaki toksinleri nötralize eden maddeler içermesidir. Sıvı oksijenle dopdolu olan buğday çimi doğanın en güçlü anti kanseri olan `laetril` içermektedir.

Acı kayısı çekirdeğinde bulunan Amigdalin ya da B17 vitamini, başka hiçbir yiyecekte bu kadar fazla bulunmamaktadır. Acı kayısı çekirdeğinde b17 vitamininin oranı %6 ‘ dır. Kanser tedavisinde kullanılan Amigdalin ya da B17 vitaminin insan sağlığı açısından sahip olduğu değer oldukça fazladır.


Karşı Görüş var bir de burada hemen ona da değinmek istiyorum:
Şimdi şöyle ki amigdalin aslında acı badem olarak da bilinen Prunus Dulcis ağacının tohumlarından izole edilen bir glikozitmiş. 1950li yılların başından bu yana amigdalinin değiştirilmiş bir formu "Laetril" ve "Vitamin B17" isimleri altında kanserin çaresi olarak lanse edilmiş. Halbuki kendisi bir vitamin olmadığı gibi son derece tehlikeli bir toksitmiş. Öyle ki ağız yoluyla alındığında siyanür etkisi yaratıp öldürebiliyormuş.

Amerika'da B17 vitamininin kanser ilacı olarak satışı çoktan yasaklanmış. B17 vitamininin kanser tedavisinde hiçbir yararının bulunmadığı ve tıp literatüründe bu zamana kadarki en kurnaz, en sofistike ve kesinlikle en kazançlı kanser şarlatanlığı promosyonu olduğu söyleniyormuş.

Bundan sonra ne yapacağınız size kalmış artık...

https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

17 Temmuz 2013 Çarşamba

Alopesi üniversalis

Alopesi üniversalis ya da Alopesi Areata Üniversalis Alopesi areatanın bir evresidir. Bu evrede saç, kaşlar ve kirpikler hızlı bir şekilde dökülür. %0.001 (100,000'de 1) oranında rastlanılan hastalığa sahip insanlar arasında en belirginlerinden biri ünlü hakemPierluigi Collinadır.
https://www.facebook.com/AronexSacBakimUrunleri

http://www.aronex.net/

Efsane Maru

15 Temmuz 2013 Pazartesi

SAÇKIRAN | ALOPESİ AREATA NEDİR ?


Saçkıran insan bedeninin kaldıramayacağı ani depresyon ve sarsıntılar sonucunda hızlı bir gelişme gösteren saç hastalığı türüdür. Tıp alanında bu güne kadar tedavisi bir muamma olarak kalan ve çaresi bulunamayan bu hastalık geri dönüşümsüz saç kaybı olarak nitelendirilir. Saç diplerinde sürekli gelişim göstererek saçların dökülmesine sebep olan bu rahatsızlık bir bağışıklık sistemi sorunudur. Kıl oluşumlarının tepkime ile dışlanıp üretimsiz kalma sürecidir. Bulaşıcı değildir. Herhangi bir mikrobiyal oluşum olmadığı için tıbbi analizlerde hiçbir belirti göstermemektedir.
ÇEŞİTLERİ

Oluşum çeşitleri ve gelişim aşamalarına göre farklı şekillerde saç kaybına neden olmaktadır.
ASIL YAPISI 2 TÜRDÜR

A-Erkek Türü :
Sadece bulunduğu bölgede büyüyerek artan veya belli bir aşamadan sonra büyüme yapmayan ve başka noktalara sıçramayan türdür. Her insanda görülebilen bir türdür.

B-Dişi Türü :
Öncelikle sabit bir noktadan açılma yapmayan ve çok hızlı bir şekilde saçın diğer bölgelerine sıçrayarak ilerleme yapan türdür. Önlem alınmaz ise tamamen Saç – Sakal – Kaş – Kirpik kaybına hatta vücutta hiç kıl bırakmayacak kadar şiddete ulaşabilir. Yaklaşık insanların % 5 inde bu rahatsızlık görülebilmektedir.

BU İKİ ANA TÜR İÇERİSİNDE DİŞİ TÜRÜ’NÜN ÇEŞİTLERİ GÖRÜLMEKTEDİR.

1-Liken:
Saç geneline yayılmış, saç ve sakal genelinde küçük küçük bölgeler halinde ilerleme gösteren türdür. Bu tip sorunun geçmesi uzun bir zaman almaktadır.

2-İltihaplı ve Sivilceli :
Liken Türünün genellikle baş gösterme şeklidir. Saç genelinde iltihap, sivilce ile birlikte ateşli ve ızdırap verici türdür. Liken gibi bu tip sorunun geçmeside uzun bir zaman almaktadır.

3-Bölgesel Açılma :
Büyüklükleri değişken olarak seyreden, ara sıra yerine beyaz gri tonda saç çıkan ve sonradan tekrardan dökülen bir türdür.

4-Tamamen Dökülme : (Alopecia Universalis - Alopecia Totalis)
Bu türde hastalar genellikle saçlarının tamamını kaş ve kirpiklerini hatta vücutlarının genelindeki kıl ve tüyleri bile kaybedebilmektedirler.

NASIL OLUŞUR OLUŞUM SEBEBİ NELERDİR

Saçkıranın en belirgin oluşum şekilleri depresif olaylar ve insanın kaldıramayacağından fazla sıkıntı ve strese girmesidir. Bu olaylar zaman içerisinde hastalığı uzun zaman önce tetiklese bile genellikle aniden oluşur ve saç kaybına neden olur. İnsanın beklemediği anda üzücü bir haber alması bile bu olayın başlangıcını teşkil edebilir. Bahsettiğimiz etmenler tetikleyici etmenlerdir ama saçkıranın asıl sebebi bu tetiklemeler karşısında bağışıklık sisteminin kıl köklerinin üretimini dışlamasıdır. Bulaşıcı değildir. Yapılan tıbbi tedaviler bağışıklık sistemini baskıladığı için saçlarda kazanım yaşanmasına rağmen hormon seviyeleri normale döndüğü zaman sorun tekrarlamaya ve çoğu kez artma eğilimindedir. Hayat şartlarının zorlaşması ve her geçen gün ağırlaşması ile farkında olmadan bu sorunla bizleri her an yüz yüze getirebilmektedir..

TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜDÜR?

Tıp alanında tedavisi için kortizon içerikli iğneler kremler ve kapsüller kullanılmakta olup kimi zaman özel asitli karışımlarla müdahale edilmektedir. Kullanıcıların genelinde kullanım bırakılınca tekrar dökülme yapmakta ve artarak dökülmeler devam etmektedir. Kimyasal içerik bazında ele alırsak tedavisi pek mümkün görünmemektedir. Sadece kullanıldıktan birkaç ay süre sonunda saçlarda geri kazanım yaşanmakta ilaç kullanımlarındaki rutin seyir bozulunca kayıplar daha da artarak devam etmektedir. (Aronex tarafından yapılan kişisel görüşmelerden aldığımız yanıtlar doğrultusunda Kortizon hormonu içeren ürünlerin geçici fayda olduğunu bilen kişiler ya yeni bir iş müracatı öncesinde yada evlilik öncesinde bu ürünü bilerek kullanmaktadırlar) Saçkıran problemi çeken insanlarla yaptığımız görüşmeler sonucunda kullandıkları iğne ve kremlerin kimyasal içeriklerinden zarar görünce bıraktıklarını ve bıraktıkları zaman kayıplarının tekrarladığını tespit ettik. Baş ağrısı için alınan 1 adet aspirin ilacının kimyasal atıklarının karaciğerden atılma süresi 6,5 ay olduğunu düşündüğünüz zaman bu tarz güçlü hormonal dengeleri bozacak ilaçların vücuda vereceği zararı tahmin etmelisiniz.

Bahsettiğimiz tıbbi tedavi yöntemlerinin karşısında bu sorundan doğal yöntemlerle kurtulmanız gerçekten mümkündür. Önemli olan doğru ürün ve düzenli kullanım olacaktır. Sorunu çözerken hem yan etkileri olmayan hemde size uygun ürünü bulmanızdır.

NELER YAPMALI, NELER YAPMAMALIYIM?

Hormonal dengeleri oynayacak ve derinizi aşırı derecede tahriş edecek mantık dışı olan bütün uygulamalardan uzak durmalısınız.
Küçük ve yeni başlamış sorunlar için saçkıranlı bölgeye sarımsak uygulayabilirsiniz fakat sarımsak ile tuz karışımını üstelik deriyi tahriş ederek uygulamamalısınız.
Kesinlikle barut gibi tehlikeli maddeleri uygulamamalısınız
Zarar vermeyeceğine inandığınız, yan etkileri olmayan, yara yapmayan, iz bırakmayan acı vermeyen ve ne olursa olsun geçmişinde tekrarlama hareketliliği göstermeyen ürünleri tercih etmelisiniz